Erenli Sözlük
Köyümüz halkı, bazı kelimeleri kendine has bir ağızla söylemektedir. Bunlardan bir kaçını işaret edelim:
-Andır :Beddua mânasında kullanılır. Ölü eşyası. |
-Aş’ana: Mutfak (Aşhaneden kısaltma) |
-Anuk: Nane bitkisi |
-Anca: Henüz, yeni, yakın, az evvel manasında |
-Bardabaş: Geçimsiz kişi, düzensizlik |
-Bıldır: Geçmiş yıl |
-Börülce: Fasulye |
-Bostan: Salatalık, hıyar |
-Buymak: Üşümek |
-Cıbır (Cıbıl): Züğürt kişi, üstübaşı perişan |
-Cibe: Çorap şişi |
-Çember: İnce dokunmuş kadın |
-Çimmek: Yıkanmak |
-Di’da: İşte orada |
-Diyelmek: Ayakta durmak |
-Birlik: İçten giyilen don |
-Esse: Doğru |
-Enik: Köpek yavrusu |
-Ebekuşağı: Gökkuşağı |
-Fıratkı: Ağaç dallarından yapılan bahçe korkuluğu |
-Fisil: Soğanın tohumluğu, sıska |
-Goruk: İçi boş fındık, ceviz |
-Güllük: Kızılot |
-Gücük ayı: Şubat ayı |
-Kuz: Güneş görmeyen toprak |
-Göden: Kurbağa |
-Girebi: Ucu eğri küçük balta |
-Gıdık: Küçük sepet |
-Hamaz: Verimsiz toprak |
-Hey: Geniş ağızlı büyük sepet |
-Hışır: Eski |
-Irak: Uzak |
-İşmar: Göz kırparak veya parmakla yapılan işaret |
-Imık: Ilık |
-Işkın: Genç filiz |
-İstol: Masa |
-İdare: Küçük gaz lâmbası |
-Kopça: Düğme |
-Koz: Ceviz |
-Keltek: Eski ayakkabı |
-Keltenek: İşe yaramaz adam |
-Keme: Farenin büyüğü ve yaşlısı |
-Kozak: Olgunlaşmamış meyve |